Antalya
picture

Bana gelin, tüm zenginler

KALKAN, Türkiye, 15 Ağustos - Kasaba, Akdeniz'in bu canlı koyundan nazikçe yükselirken beyaz badanalı evleri tepelere düzenli düzensiz bir şekilde oturtulmuş görüntüsü veriyor. Burası bir zamanlar sessizdi ve değişmezdi. Balıkçılar ve zeytin çiftçilerinin arasındaki denge, parlak güneş ve kraliyet mavisi deniz zenginliğin kendisiydi. Bugün ise ölçek daha geleneksel- turist dolarları ve emlak değerleri.

Öğretmenlik mesleğini bırakıp bir tur şirketi açan Hakan Başöz denizin üzerindeki yolda minibüsünü sürerken bir yandan yapılan yeni evleri ve inşaat halindeki küçük otelleri gösterirken "Kalkan bozulmadı ama eğer akıllı davranmazsak bazı şeyler bozulabilir" diyor.

Tüm sene yaklaşık 1500'de kalan nüfusuyla Kalkan hala huzurlu. Tek sıkışıklık marina'ya sık sık gelen yatların oluşturduğu kalabalık. Sezon başına birkaç bin turist geliyor, dükkanları ziyaret ediyor, küçük otellerde yada şık ve lüks bir resort olan Club Patara'da kalıyor.

Ancak birçok kişi Türkiye'de turizmin bir patlama yaşayacağı görüşünde ve burada, güneybatı Türkiye'de, Akdeniz kıyısındaki insanlar ve diğer yüzlerce kasaba ve şehirdeki insanların hepsi de bu beklenen zenginlikten bir pay almak istiyor.

Beklentiler özellikle yüksek çünkü Türkiye modern tarihinin en kötü ekonomik krizlerinden birisini yaşasa da, turizm gelişmeye devam eden tek sektör. Ziyaretçi sayısı geçen seneye göre yüzde 20 artmış, rekor sayıda 12.5 milyon turist ve 10 milyar dolarlık gelir bekleniyor.

Hükümet temsilcileri turizmi ülkenin çıkışı olarak gösteriyor ve önümüzdeki dört beş sene içinde ziyaretçi ve gelirlerin ikiye katlanacağını savunuyorlar. Daha alçakgönüllü tahminler bile kararlı çift rakamlı büyümeler öngörüyor. "Önümüzdeki sene ve sonrasında daha yüksek kaliteli turizmle daha iyi kapasite sağlayarak daha yüksek rakamlar hedefliyoruz" diyor İstanbul'daki Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğinin Araştırma Geliştirme Başkanı Cengiz Yücel. Turhan Kaşo

Avrupalılar Türkiye'yi, özellikle de bu sene gerçekleşen Türk parası devalüasyonu nedeniyle, bol güneşli ama son derece uygun fiyatlı bir tatil mekanı olarak görüyorlar. İndirimli turlarla geliyor ve zamanlarını Ege ve Akdeniz sahillerinde geçiriyorlar. En çok Almanlar geliyor. İstanbul ve tarihi bölgeleri geçerek güney Türkiye'nin Akdeniz sahilindeki her şey-dahil tatil köylerini dolduruyorlar. Almanlardan sonra Ruslar ve İngilizler, bunun ardından Hollandalı ve Fransızlar geliyor. Amerikalılar ise altıncı sırada ve her yıl yaklaşık 500.000 turist olarak geliyorlar. Genelde bireysel olarak yada küçük gruplarla geziyorlar, İstanbul'a ve tarihi mekanlara da gidiyorlar.

Amerikalılar diğer turistlerden daha fazla para harcıyor- öyle ki Türkiye Merkez Bankası'na göre bir Amerikalı kişi başına 1268 dolar harcarken, Almanlar 769 dolar, Ruslar ise 502 dolar harcıyor. Hükümet bu sene uygulamaya koyacağı 30 milyon dolarlık teşvik bütçesi ile uygun fiyatlı turlarla gelen turistleri korurken, ABD, Japonya ve diğer uzak ülkelerden gelecek daha zengin turistlere de hitap etmek istiyor. Yeni yapılaşmanın büyük bölümü üst sınıf turistlere yönelik ve muhteşem sahiller yanında tarihi zenginliklere de vurgu yapıyor.

Turizm endüstrisi 1980'lerde hükümet tarafından uygulanan ucuz krediler ve özel yatırımcılara sağlanan vergi kesintileri sayesinde gelişti. Hükümet ve yatırımcıların büyüme hareketinde nasıl davranacakları Kalkan gibi yerlerin geleceğini etkileyecek. Kristal berraklığındaki sularda sürat motoru ile yol alan Turhan Kaşo Kalkan koyununun güney ucunda tepeye yapılan yeni yola işaret ediyor: "Bu korkunç bir hata. Sadece birkaç kişi için ev yapmak için herkesin manzarasını bozacaklar".

İstanbullu bir mimar olan Turhan Kaşo Kalkan'a ilk defa 1986'da gelmişti. Bölgede tepelere oyulmuş muhteşem Likya mezarları ve birçok başka antik yapılar olmasına rağmen o, dalabileceği bir yer arıyordu. Koyun dışındaki küçük adaların civarında dalabileceği çok güzel yerler buldu ve buraya daha sonra birçok kereler tekrar geldi. 1980'lerde iş hayatına başladığında rüyası da şekillenmeye başlamıştı. Bu rüya, 250 villa ve 60 odalı bir otelden oluşan ve koyun karşısındaki bir tepeye oturttuğu Club Patara'yı doğurdu. Burası, Antalya'nın daha güney kısımlarında görülen aşırı yapılaşma ve kalabalık görüntüyle büyük bir tezat teşkil ediyor. Turhan Kaşo yumuşak kıvrımlara sahip binalarında doğal taşlar, bol bol yeşillik ve topraklar kullanarak resortun ortama uyumlu bir görüntü kazanmasını sağladı. Ağaçlar ve rüzgarlı yollar evleri gizliyor. "Buraya gelme sebebimi yok etme gibi bir düşüncem yok" diyor Kaşo teknesini limana doğru döndürürken: "Benim de burada bir evim var".

Club Patara'nın açılmasının ardından geçen on yıl içinde Kalkan küçük bir kırsal kasabadan bir turist kasabasına doğru yavaş ama kararlı bir geçiş süreci yaşamış. Bir zamanlar keçiler ve koyunların durduğu köy evlerinin zemin katları temizlenmiş ve restoranlar ve halı dükkanlarına dönüşmüş. Birçok daha büyük ev küçük otellere dönüşmüş. Hepsinin çatı katı restoranı ve İngilizce menüleri var. Ticari balıkçılık yerine tekneler spor amaçlı balıkçılık yada dalma için kullanılıyor. Büyüme köy sınırlarını aştıkça bazı insanlar da endişelenmeye başlamış. Başöz 20 mil ötede kontrolsüz yapılaşmanın tüm çekiciliği yok ettiği daha büyük bir kasabadan bahsediyor. O ve diğerleri Kalkan'daki gelişmeyi sınırlayacak bir temel kurmuşlar. Belediye başkanı ve diğer sivil liderler sınırlamalardan dolayı memnun. Ama turist dolarlarının çekiciliğine karşı koymak da kolay değil.

"Amcamın 300.000 m2 arazisi var, koyun diğer ucunda yer alıyor ve burayı satmak istiyor" diyor Başöz, "Ona beklemesini ve düzenli bir şekilde büyümemiz gerektiğini söylüyorum. Ama beklemek zor."


Deniz Suyu ve Sahil


Havuzlar


İklim